Değerli katılımcılar,
Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’nün Hayat Boyu Beceri Eğitimi Projesi katılımcı öğretmenlerinden biriyim. Bu büyük projeye katılma
şansı bulduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Sektörün insan kaynakları bakımından arz ve talep arasındaki ilişki ve dengeyi incelemek amaçlı başlatılan projede; meslek dersleri öğretmenleri olarak alanlarımızda
AB ülkelerindeki uygulamaları inceleme olanağını bulduk. Bu anlamda başta genel müdürlüğümüzün yetkilileri olmak üzere projeden sorumlu tüm arkadaşlara ve paydaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Öğretmenler olarak bizleri bilgi, beceri, yeterlilik ve mesleki birikimlerindeki durağanlıktan çıkararak, hareketliliğe olanak sunan bu proje ile ülkemizin AB ile
bütünleşmesine katkı sunacak bilgi, birikim ve deneyimlerin kazanılmasına olanak bulduk.
Öğrenmenin yaşı yoktur, gerçeğini bu proje ile yaşantımızda da içselleştirme fırsatını yakalamış olduk. Gözlem, deneyim ve birikimlerin aktarılmasında rehberlik görevi
olan biz öğretmenlere sunulan bu olanaklar, bizlerin ve öğrencilerimizin yaşantısında olumlu gelişmelerin olmasına katkı sunmuştur.
Teknolojinin yaşantımızdaki yerinin ve belirleyiciliğinin her geçen gün artarak devam ettiği günümüzde, teknolojiyi doğru ve bilinçli kullanma hayati bir öneme
sahiptir.
Ülkemizdeki var olan bu olanakları gençlerimizin yetiştirilmesinde kullanmak da ayrıca biz rehber öğretmenlerin deneyimleri ile mümkün olmaktadır. Aksi tutum adeta
teknoloji çöplüğüne bir tuğlanın daha eklenmesine hizmet edecektir.
Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’nce ARDA Eğitim ve Danışmanlık Konsorsiyumunda hazırlanan, Türk Ulusal Ajansı tarafından desteklenen bu
proje için çıktığımız Berlin yolculuğunda dostluk, arkadaşlık paylaşımlarının yanı sıra, sektör kuruluşları, okullar, parlamento, başbakanlık gibi kuruluşları ziyaret ederek mesleki formasyonlarımızı
artırdık.
Bu ziyaretlerimizde mesleki deneyimlerin yanı sıra kamu yayıncılığı hakkında da zengin deneyimler elde ettik.
Berlin’deki ilk iki günlük etkinliğimiz ARDA Eğitim ve Danışmanlık kuruluşunun güler yüzü Dr. Kemal Işıkla yaptığımız oryantasyon çalışmaları ve gezileri oldu. Bu
aşamada hem Berlinin ulaşım sistemini deneyimlerken bir taraftan da şehri geziyor, kuralları da öğreniyorduk yavaş yavaş.
Oryantasyon kapsamında ilk olarak gittiğimiz yerler 1943 yılında bombalı saldırıda yıkılan Berlin'in en çok ziyaret edilen simgelerinden Kaiser-Wilhelm Kilisesi,
Potsdamer Platz, Berlin Teknik Müzesi oldu.
Bu ara da Berlin’in yer altı ve yerüstü ulaşım ağında meşhur bilgisayar oyunun kahramanı gibi Süper Mario olduk birkaç gün içinde. Her gün şehrin farklı bir
bölgesindeki farklı kurum ve kuruluşlara gidip geliyorduk çünkü.
İlk gittiğimiz kurum Dünyanın en büyük medya kuruluşu olan Axel Springer Akademisi oldu. Burada infografik sayfa tasarımını ve istihdam edilecek muhabirleri nasıl
yetiştirildiğini öğrendik.
Sözü uzatmadan eğitim ve bilgilendirme çalışmalarına katıldığımız diğer kuruluşlardan da kısa kısa bahsetmek istiyorum.
Sonraki durağımız ise Almanya’nın üç büyük meslek okulu arasında yer alan OSZ KIM medya okulu oldu. Burada bir taraftan Almanya’nın mesleki eğitim sistemi hakkında
bilgi aldık bir taraftan da okulun stüdyosunu, montaj ve kurgu odalarını inceleyerek teknik bilgiler aldık.
Ziyaret ettiğimiz bir diğer okul ise Berlin Medya ve Baskı teknikleri okulu (Ernst-Litfaß-Schule) oldu. Medya asistanlığı, baskı teknikleri, ciltçilik, ambalaj
tasarımı ve dijital fotoğrafçılık eğitimi verilen okul yetkililerinden mesleki eğitim sistemi hakkında ayrıntılı bilgi aldıktan sonra okulun atölyelerini gezerek çeşitli uygulamalara
katıldık.
Burada beni en çok heyecanlandıran kısım ise Almanyanın ilk radyo ve televizyon kuruluşu olan RBB – (Rundfunk Berlin – Brandenburg) TV ve Radyo Yayınları hakkında bize
bilgilendirme yapan kişinin aynı zamanda Haber Müdürü Dr. Cem Dalaman olmasıydı.
Avrupanın en büyük grafik atölyesi olan Kulturwerk ise inanılmaz bir deneyim oldu.
Ayrıca Almanya Barbakanlığında, Almanya Şansölye`si Angela Merkel`in basın sözcüsü Steffen Seibert ve hükümet sözcüleri ile Başbakanlıkta yapılan basın çalışmaları
hakkındaki bilgilendirmede basın ve yönetim ilişkileri açısından çok yararlı bilgiler edindik.
ARD – (Federal Almanya Cumhuriyeti'nin kamu yayıncılığı enstitüsü konsorsiyumu ) Merkez stüdyosunda ise Almanya’daki kamu yayıncılığının tarihçesi, kuralları ve
ilkelerinin yanı sıra bu kuruluşların mali kaynaklarını öğrendik.
Berlindeki çalışmamızın en heyecan verici ve hareketli iki gününü IPN ile yaşadık. Naklen yayın hizmetinin yanı sıra bir çok ülkenin haber kanallarına teknik ekipman
ve eleman sağlayan bir kuruluş olan IPN yetkilileriyle ilk gün naklen yayın aracı ve çalışma sistemleri hakkında eğitim çalışması yaptık.
Çalışmanın ikinci gününde ise günün en heyecan verici aktivitesi olan 3G Uplink canlı yayın sistemi ile yayına geçmemiz oldu. Muhabir de bizdik kameramanda bizdik.
Saatlerce canlı yayında Dünya ve Türkiye'ye ile iletişim kurduk. Naklen yayında bir taraftan AB Hayat Boyu Beceri Eğitimi Projesi kapsamında yapılan çalışmalar ve Berlin izlenimleri ile ilgili duygu
ve düşüncelerimizi aktarırken bir taraftan da hasret giderdik.
Berlin Parlamentosu Milletvekili Dr. Turgut Altuğ ile Parlamento'da buluşmamız bizi adeta evimizdeymişiz gibi hissettirdi. Dr. Altuğ bize hem Berlin parlementosu ve
basın ilişkileri hakkında hem de Almanya’daki seçim sistemi ve yerel yönetimler hakkında açıklamalar yaptı.
Federal basın toplantısı merkezinde katıldığımız Almanya hükümeti sözcüsünün basın toplantısında, bugüne kadar öğrendiğimiz başta basın meslek ilkeleri olmak üzere,
habercilik ilkelerinin yaşam bulduğuna tanıklık ettik.
Bağımsız haber üretilmesini amaç edinen tamamen özerk bir kuruluş aracılığıyla basın toplantılarının yapılması bizim için güzel tanıklığa, deneyimlere hizmet
etti.
Avrupa`nin en büyük ve fazla bütçeli Vakfı olan Friedrich Ebert Vakfı Medya sorumlusuyla buluşmamamızda;
kamuoyu araştırmaları, bilimsel araştırmalar, basın mensuplarına bilgilendirme gezileri düzenlemek ve medya özgürlüğünün genişletilmesi ile ilgili çalışmalar yapmak
amacıyla oluşturulan vakıfların, adeta bir kamu kurumu gibi sorumluluklarını yerine getirirken devlet bütçesinden de destek aldıklarını öğrenmiş olmak güzel bir bilgilenim oldu.
Bu projenin bir katılımcısı olmanın bana sağladığı başka bir katkı da, ülkemizdeki öğrenci ve öğretmenler için Avrupa’ da eğitim almanın artık bir hayal olmaktan
çıkıp, bunun eğitimin bir parçası olduğunu bizzat görmek, yaşamak ve öğrencilerimle paylaşmak oldu.
Ayrıca bu tür projelerin tekrar edilmesi ve süresinin daha uzun tutulması gerektiğini düşünüyorum.
Bu deneyim ve gözlemlerimize katkı sunan Arda Eğitim ve Danışmanlık Kurumuna ve yetkililerine de teşekkür etmeyi bir borç olarak görüyorum.
Ayrıca, ARDA çalışanlarının işlerine olan saygısı ve titizlikleri sayesinde bu tür projelerin öncelikle gezi amaçlı değil eğitim amaçlı olabileceğini öğrenmiş olmam
benim için değerli bir kazanım oldu.
Konuşmalarıma son verirken hepinize teşekkür ediyor, tüm meslektaşlarımın bu güzel deneyim olanaklarına kavuşmasını diliyorum.
Teşekkürler.